Tarımın penceresinden bakıldığında;
dikkate değer ilk biyolojik fikirlerin MÖ 384 yılında Aristotoles’ten geldiği
görülür.
Biyoteknoloji penceresinden
bakıldığında ise; ilk çalışmaların MÖ ≈1000 yılına kadar ulaştığını, yaklaşık
3000 yıl sonra da gen transferlerinin artık ticari olarak kullanıldığını
görüyoruz.
Tarım ve biyoteknoloji ara kesinde
yapılan çalışmalara bakmaya devam edersek; genom ve biyoenformasyon
çalışmalarının ön plana çıktığını, gen dizilimleri, gen fonksiyonları ve bu
genler tarafından kodlanan proteinler üzerinde yoğunlaştığını gözleyebiliriz.
Aslında klasik ıslah yöntemlerine
benzer olan, ancak genetik sınırlamaları ortadan kaldıran transgenik bitkiler
üretimi üzerinde de hem çalışmalar hem de tartışmalar halen devam etmektedir.
Tarım ürünlerinde gıda güvenliği
çalışmalarının: ilaç kalıntıları, patojenlerde genom çalışmaları ve
patojenlerle moleküler seviyede mücadele üzerinde yoğunlaştığı gözlenmektedir.
Son yıllarda, yeniden şekillenen
çevre açısından insan beslenmesi konusunda yapılan çalışmalar bu ara kesitte
değerlendirilebilir. Antioksidanlar yakın geçmişten beri duyduğumuz bir kavram
olmakla beraber yakın gelecekte ise bu kavramın yerini fonksiyonel gıdalara
bırakacağını düşünüyorum.
Ayrıca yeni biyomas bitkilerinin
geliştirilmesi, dönüşüm teknolojileri çalışmaları, tarımsal faaliyetlerden elde
edilen ve gıda olarak değerlendirilmeyen endüstriyel ürünler üzerine yapılan
çalışmalar bu ara kesitin değişik örnekleri olarak sunulabilir.
Asistan olarak göreve başladığımda
laboratuarlarımızda; bir lüks olan Atomik absopbsiyon Spektrofotometre ve Amino
Asit analizörleri, fleymfotometrenin ardından, HPLC temelli analizler öğrenerek
moleküler seviyede çalışmalara odaklandık. O yıllarda makro teknolojiden
mikroya geçmiştik. Şimdi ise; mikrodan teknolojiden nanoya geçiyoruz. Kendi
küçük ama etkisi çok büyük bir teknoloji olan, tarım ve gıdada nanoteknoloji
üzerindeki çalışmalara kısaca bir bakalım.Son yıllarda, tarımsal nano biyoteknolojinin
paydaşları, çalışma alanları ortaya konmuş ve çalışmalar tüm hızıyla devam
etmektedir. Bu teknoloji kullanılarak:
* Patojen ve bulaşık maddelerin
belirlenmesi,
* Nano partiküllerle kaplanan tarımsal
ürünlerin üretilmesi,
* Çiftlik hayvanlarının yem
rasyonlarında kullanılan nano-partiküllerin patojenleri bünyede zarar yapmadan
önce engellemesi, gibi çalışmaları görünce bitki
hayvanlardan sonra sıranın kimde olduğunu artık merak etmiyorum.
Öne çıkan çalışma alanları
içerisinde; gıda kalite sensörlerinin
geliştirilmesi, tad, kalite ve besin değerlerinin
iyileştirilmesi, zehir etkisi gösterebilecek
maddelerin tarımsal ürünlerden eliminasyonu, toprak özelliklerinin
iyileştirilerek tarımsal verimliliğin arttırılması, ilaç, gübre ve suyun toprakta
tutulma veya yıkanmasının sağlanması yönünde çalışmaların ön plana çıktığı gözlenmektedir.
Yine bu teknoloji ile; yeni besinlerin üretimi, bünyede kolay emilebilen ve aktivite
gösteren gıdaların üretimi, tarımsal kaynaklı kirliliğin
azaltılması veya yararlı şekli dönüştürülmesi, yeni pestisidlerin geliştirilmesi
ile tarımsal ilaç kullanımının azaltılması yönünde çalışmaların ağırlık kazandığı gözlenmektedir.
(Not: Konu ile ilgili yapmış olduğum sunumu slaytları ile en kısa zamanda sizlerle paylaşmayı ümit ediyorum...)
0 YORUMUNUZ İÇİN TIKLAYIN:
Yorum Gönder
YORUMLARINIZ İÇİN BİRKAÇ RİCA..
* Lütfen yorumlarınız fikir alış verişi ve paylaşım temelli olsun
* Yazılan yazılar ve yorumlar kendi fikirlerinize uygun olmayan düşünceleri ifade ediyor olabilir, olması çok doğaldır (yorumlar zaten bunun için vardır), ancak bu durumun kimseye kişilik haklarına saldırı, nefret uyandırma veya etiketleme yapma hakkını vermediğini lütfen unutmayınız.
* Düşüncelerinizi ifade ederken, lütfen düzgün bir Türkçe ile ve nezaket çerçevesinde kalınız.
Yorumlarınızda lütfen kendinizi tanıtmaktan çekinmeyiniz, ancak adres, telefon gibi özel bilgilerinizi de yazmayınız.
* Son olarak, blog sahibi yorumları yayınlamama hakkını saklı tutuğunu lütfen anımsayınız.