Bilim
Savaşları
Bilim
kavramının; 1960’lı yıllardan itibaren yapılan eleştirilerle, yeni bir aşamaya
girildiği görülmektedir. Bu aşamanın ortaya çıkısında, kimi olayların etkili
olduğu görülmektedir.
Bunların en
önemlisi, 20. yüzyılın ilk on yıllarında modern fizikte köklü dönüşümlerin
yaşanması, Newton’un mutlak zaman ve mekan anlayışının yerine, Einstein’in
zaman ve mekanı görecelileştiren rölativite kuramının,
Newton
mekaniğinin yerine ise, atom altı parçacıklara odaklanan M. Planck’ın kuantum
mekaniğinin temele oturması,
Heisenberg’in
kuarkların aynı anda hem hızının hem de konumunun belirlenemeyeceğini ileri
süren belirsizlik ilkesi önemli bir işlev görmüştür.
Fizik
biliminde yaşanan anılan gelişmelere ek olarak, modern bilim ve teknolojinin
ortaya çıkardığı istenmeyen olumsuz sonuçlarının,
Özellikle
çevre kirliliğinin, yine sömürgeciliğin ve silahlanmanın sonucu olan iki büyük
Dünya savaşının tartışmaya açılması;
Modern
bilimin tarihsel olarak ortaya çıkısı ve bugünkü kullanılış̧ biçimi açısından
toplumsal çelişkilerden ve bu çelişkilerin kurumsal üretiminden bağımsız olmadığını
vurgulayan eleştirel ya da radikal teorilerin ileri sürülmesi;
1931 yılında
Hessen’in şahsında dile getirilmiş olan bilim tarihi okuması, bilimi anlama
çabalarının pozitivist yaklaşım yani bilimin sadece bilimsel başarı olarak
görülen eserlerin ya da kuramların kavramsal çözümlemesi ile anlaşılabileceğine
yönelik yaklaşım, ile amacına ulaşılamayacağı şüphelerini ortaya çıkarmıştır.
Bu yönlü tarih okuması; bilimin bilim-dışı toplumsal ve ekonomik etkenlerle
birlikte bütünsel olarak ele alınmasına yönelik yaklaşımdır.
Din
adamlarının geçmişten beri modern bilimin seküler temeline yönelttiği eleştiriler
ve Modernizmin bir sonucu olan feminist hareketlerin, erkek egemenliğine
duydukları tepki ile bu tepkiyi modern bilimle ilişkilendirmeleri, modern
bilimin eleştirel bir düzlemde ele alınmasını hızlandırmıştır. Tüm bunlara yeşiller
hareketinin ve barış̧ yanlılarının eleştirel söylemlerini de dahil etmek
gerekmektedir.
Gerçi daha
sonraları bu noktadan hareket eden ve bilime yönelik yapılan postmodern
eleştiriler; Fayerabend’de mitoloji, astroloji, bilim, din gibi etkinliklerin
eşit düzeyde hakikat değeri olduğu imasına kadar gidecektir. Ancak bu düşünüş
bizi metafizik çağa, mistik düşünceye ve bu türden evren kurgusuna çekebilecek
özellikler içermektedir.
Not:
1.Bir sonraki bölüm “Khun ve Bilimsel
Devrimlerin Yapısı”
2.Literatür listesi yazı dizisinin sonunda
verilecektir.
0 YORUMUNUZ İÇİN TIKLAYIN:
Yorum Gönder
YORUMLARINIZ İÇİN BİRKAÇ RİCA..
* Lütfen yorumlarınız fikir alış verişi ve paylaşım temelli olsun
* Yazılan yazılar ve yorumlar kendi fikirlerinize uygun olmayan düşünceleri ifade ediyor olabilir, olması çok doğaldır (yorumlar zaten bunun için vardır), ancak bu durumun kimseye kişilik haklarına saldırı, nefret uyandırma veya etiketleme yapma hakkını vermediğini lütfen unutmayınız.
* Düşüncelerinizi ifade ederken, lütfen düzgün bir Türkçe ile ve nezaket çerçevesinde kalınız.
Yorumlarınızda lütfen kendinizi tanıtmaktan çekinmeyiniz, ancak adres, telefon gibi özel bilgilerinizi de yazmayınız.
* Son olarak, blog sahibi yorumları yayınlamama hakkını saklı tutuğunu lütfen anımsayınız.