Tarihte Bilime Diğer Bir Bakış
Bir başka görüşe göre; Bilim terimi, insanlığın başlangıcının aksine, ilk
yerleşik uygarlığı kurdukları söylenen Mezopotamya’da MÖ 3000 yıllarında
yaşamış olan Sümerlilere değin geriye götürülmektedir.
Bu açıdan Mısır ve Mezopotamya’da bilim, Eski Yunan’da bilim,
Hellenistik dönemde bilim, Roma’lılarda bilim, Ortaçağ’da bilim gibi
tanımlamalarla karşılaşıldığı gibi, modern bilim tanımıyla da
karşılaşılmaktadır.
Kuşkusuz yapılan bu tanımlar yersiz ve nedensiz değildir. Çünkü diğer
bütün kavramlar gibi bilim kavramı da tarihsel süreç içerisinde içerik olarak
bir dönüşüme uğramakta, yaşanan sosyal-kültürel çerçevede içerik açısından
farklılıklar göstermektedir.
Örneğin, Mısır ve Mezopotamya’da bilim gözlem ve denemeye dayalı bilgi
toplama aşamasında iken, eski Yunan’da evreni açıklamaya yönelik akılcı
sistemlere yönelmiş, Orta Çağ’da ise İslam alimlerinden gelen bilgiler ışığında;
Eski Yunan’da elde edilen birikimle dinler arası uzlaşma arayışı ön plana
çıkmış, evrene Tanrı’nın göstergeleri gözüyle bakılmıştır.
Rönesans sonrası ise seküler düzlemde yani dinsel meselelerden ziyade
toplumsal hayata yönelim, deney ve gözlem ile bunlardan elde edilen verilerin
teorik düzleme taşınması ve teorilerden belli tahminlere (öndeyi), hipotezlere
varılarak bunların sınanması şekline bürünmüştür.
Modern bilim deyişinin, Batı’da Rönesans’la başlayıp, 18 yüzyılda
Aydınlanma çağıyla gelişen, 19 yüzyıl pozitivizmi sayesinde yaygınlaşarak tüm
dünyaya etkisini hissettiren, 20 yüzyıla gelindiğinde anılan yüzyılın egemen
felsefi akımı olan mantıkçı pozitivizmle yani olguculuk şeklinde de ifade bulmuştur.
Bu dönemde, bilimin içindeki olgusal olmayan özellikle de metafizik unsurları
temizlemeye çalışan akımla zirve noktasına ulaşıldığı görülür.
Ortaçağın Tanrı odaklı bakış açısıyla, onunla bağlantılı olarak, onun
anti tezi olarak doğan modern bilim anlayışı 1960’lı yıllardan itibaren köklü
eleştirilere uğramıştır. Bu eleştiriler ışığında, insanların evrene bakışında,
buna bağlı olarak din, bilim ve felsefe gibi etkinlikler arasındaki ilişkileri
kavrayışında köklü değişimler meydana gelmiştir (Aydın, 2006; Özdemir, 2008).
Bu anlamda modern bilim, Ortaçağın Tanrı odaklı düşüncesiyle
bağlantılı, etkileşimli ve karşıtlığı olarak gelişmiştir. Özellikle İslam
dünyasından yapılan çevirilerle belli bir gelişme gösteren Rönesans’ın
sonlarından itibaren bu değişim hızlanmış; Galilei, Buruno, Kepler, Newton gibi
düşünürlerin elinde, düşünce dinselin egemenliğinden arındırılmaya
çalışılmıştır.
Bacon’dan itibaren modern bilimin temel yöntemi olarak karşımıza çıkan
tümevarım, bilimin sekülerleşmesinde yada dünyevileşmesinde önemli bir işlev
yüklenmiştir. Tümevarım yöntemi, gözlem ve deney yapmaya diğer bir deyişle
bilim insanlarının yüzlerini tanrısal olana değil, nesneler dünyasına, deneysel
olana döndürmesi için zemin hazırlamıştır.
Not:
1.Bir sonraki bölüm “Bilginin Doğruluğu
Problemi”
2.Literatür listesi yazı dizisinin sonunda
verilecektir.
0 YORUMUNUZ İÇİN TIKLAYIN:
Yorum Gönder
YORUMLARINIZ İÇİN BİRKAÇ RİCA..
* Lütfen yorumlarınız fikir alış verişi ve paylaşım temelli olsun
* Yazılan yazılar ve yorumlar kendi fikirlerinize uygun olmayan düşünceleri ifade ediyor olabilir, olması çok doğaldır (yorumlar zaten bunun için vardır), ancak bu durumun kimseye kişilik haklarına saldırı, nefret uyandırma veya etiketleme yapma hakkını vermediğini lütfen unutmayınız.
* Düşüncelerinizi ifade ederken, lütfen düzgün bir Türkçe ile ve nezaket çerçevesinde kalınız.
Yorumlarınızda lütfen kendinizi tanıtmaktan çekinmeyiniz, ancak adres, telefon gibi özel bilgilerinizi de yazmayınız.
* Son olarak, blog sahibi yorumları yayınlamama hakkını saklı tutuğunu lütfen anımsayınız.