" YENİ YILDA HAYVAN HAKLARINA VE DEĞERİNE DAİR



Hayvan hakları ve insan dışı diğer türlerin değeri kavramı zengin semtlere özgü lüks bir düşünce gibi görünse de "hak ve değer" kavramı hiçbir teknolojinin bize veremeyeceği tüm canlıların önemli ortak yaşam ilkesidir.

Aslında akılsız diye küçümsenen, insanın sahip olabileceği birçok beceriden yoksun görünen hayvanlar; gerçekten de okuyamazlar, atom fiziğiyle veya teorik matematikle uğraşamazlar, çeşitli kültür ürünleri yaratamazlar. Ancak gerçek şudur ki birçok insan da bunları yapamaz. Yine de bu onların daha az değerli olduğunu, daha az saygıya layık olduğunu göstermez.

İnsanların akıl sahibi veya akılcı düşünceye sahip olması, dili veya ölüme ilişkin düşünme becerisine sahip olmaları nedeniyle hayvanlardan çok daha farklı olduğu da iddia edilmektedir. Ancak birçok insanın çevreye ve diğer türleri dikkate alındığında çoğu hayvanın daha fazla akıl sahibi olarak davrandığı gözden kaçırılmaktadır. Üstelik köleliği, toplama kamplarını, cinsiyet ayrımcılığını, dünya savaşlarının yıkıcı etkilerini, nükleer silahların kullanımının dehşetini ve geri dönülemez sayılan tarım ve çevre felaketlerini yaratmış olan türümüzün diğer canlılardan daha iyi olan ya da diğer canlı türlerine göre daha akıllı olan ve akılcı davranan bir tür olduğu iddia etmek pek inandırıcı görünmemektedir.

İnsan türü yaşamına devam edebilmek ve hayatta kalabilmek için kendi türü dışındaki canlılara uyguladığı şiddeti durdurmalı ve doğal kaynakları kullanma ve tüketme biçimini değiştirmelidir.

İnsan türünün, bilim ve teknolojinin de imkânlarını da arkasına alarak doğanın ve tüm canlıların sahibi ve onlara hükmetme hakkına sahip olduğu düşüncesi ile sadece doğaya ve diğer canlılara değil kendine de zarar verdiği, yaşaması (şimdilik) mümkün görünen tek evi olan dünyayı her geçen gün kaybettiğini anlayabilmesi için işte bu “yeni bir değer” düşüncesinin (acilen) ortaya konması gerekmektedir.

“Değer” kavramı her ne kadar ekonomiden etiğe geçen bir kavram olmakla birlikte etikteki anlamı ekonomide sahip olduğu anlamdan farklıdır. Örneğin ekonomideki bir şeyin (bir kitabın, bir eşyanın, bir hayvanın) değeri kavramı “kullanım” ve “değiş-tokuş değeri” anlamında düşünüldüğünde her ikisi de o şeyin kendinde taşıdığı özellikten değil bizim ona biçtiğimiz değerdir.

İnsan dışı canlıların da herhangi bir hakka sahip olmak için insanın ona atfettiği değerden bağımsız şekilde, insanın işine yarayıp yaramadığına bakılmaksızın ya da insanların besin döngüsünde yer alıp almadığı önemsenmeksizin, bir yaşam öznesi olarak kendinde bir değere sahip olduğunu kabul edebilirsek bugün yaşanan birçok etik sorun alanının ortadan kaldırılabileceği düşünülmektedir.

Bugün yaşadığımız tarım, gıda, çevre ve ona bağlı olarak ortaya çıkan sorunların temelinde, doğanın ve insan dışı canlıların kendi başında olan değerinin kaybolması ve araçsal değerinin daha ön plana çıkarılması olduğu gözlenmektedir. Tarım ve gıda etiği, sadece insanın kendi türüne değil aynı zamanda insan türü dışındaki canlılara ve doğaya nasıl davranması gerektiğini söylemeye başlaması açısından temel bir çıkış noktası olarak kabul edilebilir.

MUTLU YILLAR

02.01.2020





6 Ocak 2011 Perşembe

BİLİM AHLAKI (3)

Bilim, meslek etiğini ilgilendiren bu konuda; (hekim olmadığım için literatüre dayanarak söyleyebilirim ki) ölümcül bir hastalığa sahip olanlara kalp masajı yapılmasını doğru bulan beş görüş ve bunların tam terslerinden söz edilebilir. Ben kısaca sadece olumlu görüşleri aktarmaya çalışayım; ilki evrensel ölümlülük ilkesine göre bu kişinin ne zaman öleceğinin bilinmesi gerçeği tıbbi bir yardım yapılmaması için iyi bir neden değildir. İkincisi, bu tümöre bağlı ölüm bir olasılık, gereklilik değil bu nedenle iyileşmek için ümit etmek bile bir şans sayılabilir. Üçüncüsü, kalp masajı yapılarak yaşaması için kazanılacak zaman hasta için çok değerli olduğudur. Dördüncü görüş, Özerklik açısından mücadele etmeye kararlı olanlara yardım etmek gereklidir. Beşinci görüş ise kaynak tahsisi ile bağlantılıdır. Kalp masajı yapmanın tümörü olmayanlara ciddi ölçüde zarar veren bir maliyeti varsa ve eğer tümör nedeniyle ölüm kesinlikle kaçınılmaz ise kalp masajının ret edilmesi için bir zemin oluşabilir. Örneğin yoksul toplumlar, savaş bölgelerinde bir hastaya kalp masajı yapılması diğer bir hastaya müdahale edilememe şansını doğurabilir (George, 2007).

3.Gerçeğe giden Yol: Bilimsel Yöntem

Bilim insanları basit bir şekilde doğal olayları anlamaya çalışır. Bu sebeple bilim, insanın doğadaki nesneler ve olgular arasındaki temel ilişkilerin bilgisidir şeklinde tanımlanabilir (Ceylan, 2010). Bu bilginin sistematik bir şekilde tanımlanması gereklidir. Aslında yöntemi bir ölçüde hepimiz günlük hayatımızda da kullanırız.
Örneğin, gece yarısı uykunuzdan evinizin diğer odasından gelen bir gürültü ile uyansanız, bunun nedenini anlamak sizin için önemli olabilir. Gürültüyü kedinizi kovalayan köpeğinizin çıkardığını düşünebilirsiniz. Bu durumda yatağınız çıkmamayı düşünebilirsiniz. Fakat iyice emin olmak için isterseniz yataktan kalkar, ışıkları açar ve ters dönmüş lamba ve suçlu bakan hayvanlar gibi bir kanıt arasınız.

Bu örneğe daha sistematik şekilde bakalım. Bilim gözlemler ile başlar. Gecenin yarısında bir gürültü gözlediniz. Eğer gürültünün nedeni hakkındaki genel anlayışınız veya hipoteziniz doğruysa, gürültüye kediyi kovalayan köpeğin neden olduğunu öngörebilirdiniz. Kalkıp böyle bir durumda kanıt aradığınızda bir deney yapıyordunuz. Eğer deneyin sonuçları sizin öngördüğünüz gibi değilse (yani kedi ve köpek masum bir şekilde uyuyorsa) o durumda hipoteziniz açıkça yetersizdir ve yeniden kurulmalı değiştirilmiş hipotez olarak yeniden sınanmalıdır. Eğer sonuçlar öngörünüz ile uyumlu ise, bu sizin hipotezinizin geçerliliğini destekler ancak ispatlamaz. Çünkü lambanın bir hırsız tarafından devrilme olasılığı da vardır.
Bu sınamaların her geçişinde, hipotezinizin güvenilirliği artar. Geçmediği zamanlarda ise hipotez yeniden gözden geçirilmeli veya bırakılmalıdır. Bilim insanları bu her iki olasılığı da açık olmalıdır.
Biraz uzun oldu ancak bilim ahlakı açısından söylemek istediğim; bu yöntem bilim insanları yada bilimsel yöntemleri kullanan herkesin sorumluluğudur. Aksi halde yanlış inançlara saplanıp kalma tehlikesi vardır. Bu nedenle bilim insanları, otoriter beyanların, objektif kanıtların yerini almasına izin veremez. Aynı şekilde ünlü kişilerce onaylanmaları sadece kişisel fikirler sayılmalı, güvenilir beyanlar olarak görülmemelidir. Ancak bizler bu noktaya bilim okuryazarlığımızı arttırarak ulaşabiliriz.

Dahası bilim ahlakı açısından gerçeğin algılanmasında, önceki inanç ve beklentilerden etkilenmesinin engellenmesi gerekir. Gördüğümüz olay ve nesneler zihnimizde yorumlanır ya da anlamlandırılır. Algılamalar öğrenildiği için zihnin görmeyi umduğunu canlandırma yada kurma eylemi vardır. Örneğin UFO’lara inanan ve UFO görmeyi bekleyen bir bilim adamı, gökyüzündeki ışık demetlerinden UFO görüntüleri çıkarabilir. Aslında bu kişiler “görmeseydim inanmazdım” deyişini “inanmasaydım görmezdim” e çevirirler.

Bu örnek bilim ahlakı açısından değerlendirildiğinde, bu gözlemin ve sonucun tekrarlanabilir olması, başka gözlemciler tarafından gözlemlenebilir ve doğrulanabilir olması dahası bilim adamının önyargılarının olmaması gerekir.

BİLİM AHLAKI (2)

Massachussetts Teknoloji Enstitüsünden, Young ve arkadaşları Nisan 2010’da yayınladıkları makalesinde “TMS” (Kafaiçi Manyetik Uyarım) verildiğinde, zihinsel süreçlerin incelenmesinde kullanılan ve sinir hücrelerinin geçici olarak normal çalışmasını engelleyen bir süreç uygulandığını; bu uygulamanın kişilerin başkaları hakkındaki ahlaki anlayışlarının değişimine yol açabileceğini bildirmişlerdir (Young ve ark. 2010). Gerçi bu uygulamanın bilim ahlakına ve etiğine ne derece uygun olduğu da ayrı bir tartışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Konuyu bilimin ahlaka uygun kullanımı ve bilim adamının ahlakı çerçevesinde değerlendirmek belki daha doğru olacaktır.
Bu noktada ahlak ve etikten birkaç cümle ile bahsetmek isterim. Etik dediğimiz konu ile ilgili olarak, belirli bir mesleğe, alana özgü davranış standartlarını anlamaktayız. Ahlâk, esası aynı kalmakla birlikte ayrıntılarda toplumdan topluma farklılıklar gösterebildiği halde etik, o meslek ve alan için evrensel yani dünyanın her tarafında geçerli kurallar ortaya koyar.

Burada, bilim alanının bir meslek olarak görülüp görülmeyeceği tartışılabilir. Bilim topluluğu içinde bilim alanının bir meslek olarak görülmesini tasvip eden görüşler olduğu gibi, buna karşı çıkan görüşler de vardır. O halde birkaç cümle ile bilim tanımı ve kapsamından bahsetmek istiyorum.
“Bilim” tanımı, disiplinler arası ayrımları ve yapısı itibarı ile farklı şekillerde tanımlanabilir. Ancak bilim terimin başına herhangi belirleyici bir sıfat eklenmemişse; genellikle “doğa bilimleri veya temel bilimler” şeklinde algılanır. Bunun da temelinde insanların tarihin ilk çağlarından beri doğayı anlama çabaları yatmaktadır. Doğayı anlama çabalarının medeniyetin doğuşu ile başladığı ifade edilmektedir. Bilim ile bağlantılı olan bir diğer kavram ise teknolojidir. Teknoloji; bir şeyin nasıl üretildiği, tüketildiği veya kullanıldığına dair sistematik olarak sunulan bilgiler demetidir. Kısaca bilim anlamak üzerine temellenirken teknoloji kullanmak üzerine odaklanır.
Bilim etiği, bir yandan bilimsel araştırma ve geliştirmenin, yani bilim üretiminin, ne olduğu ve nasıl yapıldığının tanımı içinde yer alan, kurucu unsurlardan biridir. Bir yandan da bilim insanlarının meslek etiğini, yani mesleklerini icra ederken yerine getirdikleri, çok çeşitli görevleri yaparken uymaları gerek kuralları kapsar. Toplumsal faaliyetlerin çeşitlenmesi, yeni bilgilerin toplumsal dolaşıma katılması ve toplumsal pratiklerin eleştirel bir biçimde değerlendirilebilmesi sonucunda etik ve bilim etiği sürekli olarak gelişme gösteren bir düşün ve eylem dalıdır (Anonim, 2006). Bilim etiği kişiye araştırma yaparken ve bulgularını yayınlarken uyması gereken ahlaki yolu gösterir ve bilimcilere bunlarla ilgili yükümlülükler getirir. Bilim etiği; araştırma ve yayın etiğini kapsar.

Bitki Fizyolojisi 12

Bitki Fizyolojisi dersi kapsamında 14 haftalık olarak hazırlanan ve her yıl güncellenen bu ders notlarına ait powerpoint sunumu esas itibariyle değerli hocalarımız Prof. Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT’ın yazmış olduğu Bitki Fizyolojisi kitabı temel alınarak hazırlanmıştır. Ayrıca Prof.Dr. Burçin ÇOKUYSAL ve Prof.Dr. Nevin ERYÜCE’nin Bitki Fizyoloji Ders Notları da kullanılmıştır.

(Kacar, B; Katkat, V. 2007. Bitki Fizyolojisi. Nobel Yayınevi, ISBN: 9789755918334)

12. Derse ait içerik genel itibarıyla aşağıda verilmiştir.

1. Bitki Büyüme Düzenleyicileri
2. Gibberellinler
3. Gibberellinlerin yönlendirdiği fizyolojik olaylar
3.1. Genetik Cüceliğin Engellenmesi
3.2. Çimlenmenin Denetlenmesi
3.3. Partenokarpi
3.4. Fotoperiyot ve Vernalizasyon Gereksinimdeki Etkileri
3.5. Gövde Uzamasında Işığın Olumsuz Etkisinin Kaldırılması
4. Stimilatörler
5. Sitokininler
6. Sitokininlerin yönlendirdiği fizyolojik olaylar
6.1. Hücre Bölünmesi
6.2. Hücre Büyümesi
6.3. Gövde Oluşumu ve Büyümesi
6.4. Kök Oluşumu ve Büyümesi
6.5. Apikal Dominansi
6.6. Klorofil Parçalanması ve Yaprakta Yaşlanma
6.7. Asimilatların Taşınması
7. İnhibitörler
8. Absisik Asit (ABA)
9. Absisik Asidin yönlendirdiği fizyolojik olaylar
9.1. Su Stresinin Giderilmesi
9.2. Tohumda Dormansi
9.3. Tomurcukta Dormansi
9.4. Absisyon
10. Etilen
Sizlerin konuları derste daha iyi anlayabilmeleri açısından, dersten önceki hafta sunuma bir kez bakmanızı öneririm.

Düşünce ve yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Konuların detaylandırılması, yeni konuların ilave edilmesi, gereksizlerin çıkarılması, dil ve anlatım gibi noktalarda geri bildirimleriniz yeni notların daha iyi hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle katkı ve önerileriniz memnuniyetle kabul edilecektir.
Aşağıdaki adresten Bitki Fizyolojisi dersinin 12. Bölümünü temin edebilirsiniz.

Lütfen alıntı yaptığınız kaynakları çalışmalarınızda belirtiniz.

Bitki Fizyolojisi 11

Bitki Fizyolojisi dersi kapsamında 14 haftalık olarak hazırlanan ve her yıl güncellenen bu ders notlarına ait powerpoint sunumu esas itibariyle değerli hocalarımız Prof. Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT’ın yazmış olduğu Bitki Fizyolojisi kitabı temel alınarak hazırlanmıştır. Ayrıca Prof.Dr. Burçin ÇOKUYSAL ve Prof.Dr. Nevin ERYÜCE’nin Bitki Fizyoloji Ders Notları da kullanılmıştır.

(Kacar, B; Katkat, V. 2007. Bitki Fizyolojisi. Nobel Yayınevi, ISBN: 9789755918334)

11. Derse ait içerik genel itibarıyla aşağıda verilmiştir.
1. Bitki Büyüme Düzenleyicileri
2. Stimilatörler
2.1. Oksinler
2.2. Gibberellinler
2.3. Sitokininler
3. İnhibitörler
3.1. Absisik Asit
3.2. Etilen
4. Oksinlerin yönlendirdiği fizyolojik olayları
4.1. Hücre Uzaması
4.2. Fototropizma
4.3. Geotropizma
4.4. Apikal Dominansi
4.5. Kök oluşumu
4.6. Partenokarpi
4.7. Kallus Oluşumu
Sizlerin konuları derste daha iyi anlayabilmeleri açısından, dersten önceki hafta sunuma bir kez bakmanızı öneririm.

Düşünce ve yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Konuların detaylandırılması, yeni konuların ilave edilmesi, gereksizlerin çıkarılması, dil ve anlatım gibi noktalarda geri bildirimleriniz yeni notların daha iyi hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle katkı ve önerileriniz memnuniyetle kabul edilecektir.
Aşağıdaki adresten Bitki Fizyolojisi dersinin 11. Bölümünü temin edebilirsiniz.

http://www.box.net/shared/k2tzx1nfls

Lütfen alıntı yaptığınız kaynakları çalışmalarınızda belirtiniz.

Bitki Fizyolojisi 10

Bitki Fizyolojisi dersi kapsamında 14 haftalık olarak hazırlanan ve her yıl güncellenen bu ders notlarına ait powerpoint sunumu esas itibariyle değerli hocalarımız Prof. Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT’ın yazmış olduğu Bitki Fizyolojisi kitabı temel alınarak hazırlanmıştır. Ayrıca Prof.Dr. Burçin ÇOKUYSAL ve Prof.Dr. Nevin ERYÜCE’nin Bitki Fizyoloji Ders Notları da kullanılmıştır.

(Kacar, B; Katkat, V. 2007. Bitki Fizyolojisi. Nobel Yayınevi, ISBN: 9789755918334)

10. Derse ait içerik genel itibarıyla aşağıda verilmiştir.
1. Solunum
2. Aerobik Solunum Ana Evreleri
2.1. Glikolizis
2.2. Piruvik asidin aerobik yükseltgenmesi
2.3. Serbest enerjinin sitokrom sistemine aktarılması
3. Anaerobik Solunum
4. Işık Solunumu
5. Solunuma Etki Eden Etmenler
5.1. Bitkisel etmenler
5.2. Çevresel Etmenler

Sizlerin konuları derste daha iyi anlayabilmeleri açısından, dersten önceki hafta sunuma bir kez bakmanızı öneririm.

Düşünce ve yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Konuların detaylandırılması, yeni konuların ilave edilmesi, gereksizlerin çıkarılması, dil ve anlatım gibi noktalarda geri bildirimleriniz yeni notların daha iyi hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle katkı ve önerileriniz memnuniyetle kabul edilecektir.

Aşağıdaki adresten Bitki Fizyolojisi dersinin 10. Bölümünü temin edebilirsiniz.

http://www.box.net/shared/dv6p0sas18

Lütfen alıntı yaptığınız kaynakları çalışmalarınızda belirtiniz.

Bitki Fizyolojisi 9

Bitki Fizyolojisi dersi kapsamında 14 haftalık olarak hazırlanan ve her yıl güncellenen bu ders notlarına ait powerpoint sunumu esas itibariyle değerli hocalarımız Prof. Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT’ın yazmış olduğu Bitki Fizyolojisi kitabı temel alınarak hazırlanmıştır. Ayrıca Prof.Dr. Burçin ÇOKUYSAL ve Prof.Dr. Nevin ERYÜCE’nin Bitki Fizyoloji Ders Notları da kullanılmıştır.

(Kacar, B; Katkat, V. 2007. Bitki Fizyolojisi. Nobel Yayınevi, ISBN: 9789755918334)

9. Derse ait içerik genel itibarıyla aşağıda verilmiştir.

1. Hill Tepkimesi
2. Döngüsel Olmayan Elektron Taşınımı
3. Döngüsel Elektron Taşınımı
4. Fotosentetik Fosforilizasyon
5. Karanlık Tepkimeleri
6. Karbondioksitin C-3 Bitkilerinde Özümlenmesi
7. Karbondioksitin C-4 Bitkilerinde Özümlenmesi
8. Karbondioksitin KAM (CAM) Bitkilerinde Özümlenmesi
9. Fotosenteze Etki Eden Etmenler
Sizlerin konuları derste daha iyi anlayabilmeleri açısından, dersten önceki hafta sunuma bir kez bakmanızı öneririm.

Düşünce ve yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Konuların detaylandırılması, yeni konuların ilave edilmesi, gereksizlerin çıkarılması, dil ve anlatım gibi noktalarda geri bildirimleriniz yeni notların daha iyi hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle katkı ve önerileriniz memnuniyetle kabul edilecektir.

Aşağıdaki adresten Bitki Fizyolojisi dersinin 9. Bölümünü temin edebilirsiniz.

http://www.box.net/shared/n2yrzkmnf0

Lütfen alıntı yaptığınız kaynakları çalışmalarınızda belirtiniz.

Bitki Fizyolojisi 8

Bitki Fizyolojisi dersi kapsamında 14 haftalık olarak hazırlanan ve her yıl güncellenen bu ders notlarına ait powerpoint sunumu esas itibariyle değerli hocalarımız Prof. Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT’ın yazmış olduğu Bitki Fizyolojisi kitabı temel alınarak hazırlanmıştır. Ayrıca Prof.Dr. Burçin ÇOKUYSAL ve Prof.Dr. Nevin ERYÜCE’nin Bitki Fizyoloji Ders Notları da kullanılmıştır.

(Kacar, B; Katkat, V. 2007. Bitki Fizyolojisi. Nobel Yayınevi, ISBN: 9789755918334)

8. Derse ait içerik genel itibarıyla aşağıda verilmiştir.

1. Bitkilerde Organik Madde Yapımı (FOTOSENTEZ)

2. Fotosentezde Görev Yapan Bileşikler
2.1. Klorofil Pigmentler
2.2. Karatinoid Pigmentler
2.3. Fikobilinler
2.4. Sitokromlar
2.5. Ferrodoksin
2.6. Plastosiyanin
2.7. Plastokinonlar

Sizlerin konuları derste daha iyi anlayabilmeleri açısından, dersten önceki hafta sunuma bir kez bakmanızı öneririm.

Düşünce ve yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Konuların detaylandırılması, yeni konuların ilave edilmesi, gereksizlerin çıkarılması, dil ve anlatım gibi noktalarda geri bildirimleriniz yeni notların daha iyi hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle katkı ve önerileriniz memnuniyetle kabul edilecektir.

Aşağıdaki adresten Bitki Fizyolojisi dersinin 8. Bölümünü temin edebilirsiniz.

Lütfen alıntı yaptığınız kaynakları çalışmalarınızda belirtiniz.

Bitki Besleme 15

Bitki Besleme dersi kapsamında 14 haftalık olarak hazırlanan ve her yıl güncellenen bu ders notlarına ait powerpoint sunumu esas itibariyle değerli hocalarımız Prof. Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT’ın yazmış olduğu Bitki Besleme kitabı temel alınarak hazırlanmıştır.

(Kacar, B; Katkat, V. 2007. Bitki Besleme. Nobel Yayınevi, ISBN: 9789515918345)

Bitkilerde Cu, Mo, Cl, Na Besin Elementlerinin anlatıldığı derse ait içerik genel itibarıyla aşağıda verilmiştir.

BİTKİ BESİN ELEMENTİ BAKIR

1. Bitkilerin Bakır Alınımı
2. Bakırın Metabolik İşlevleri
3. Bitkideki Fonksiyonları
4. Bakır Noksanlığı

BİTKİ BESİN ELEMENTİ MOLİBDEN

1. Bitkilerde Molibdenin Metabolik İşlevleri
2. Molibden Noksanlığı

BİTKİ BESİN ELEMENTİ KLOR

1. Bitkilerin Klor İçerikleri
2. Metabolik İşlevleri
3. Klor Kaynağı olarak Toprak
4. Klor Noksanlığı

BİTKİ BESİN ELEMENTİ SODYUM
1. Bitkilerin Sodyum içerikleri
2. Metabolik İşlevleri
3. Bitkilerin Sodyum Kaynakları
4. Sodyum Noksanlığı

Sizlerin konuları derste daha iyi anlayabilmeleri açısından, dersten önceki hafta sunuma bir kez bakmanızı öneririm.

Düşünce ve yorumlarınız benim için gerçekten çok önemli. Konuların detaylandırılması, yeni konuların ilave edilmesi, gereksizlerin çıkarılması, dil ve anlatım gibi noktalarda geri bildirimleriniz yeni notların daha iyi hazırlanmasına yardımcı olacaktır. Bu nedenle katkı ve önerileriniz memnuniyetle kabul edilecektir.

Aşağıdaki adresten Bitki Besleme dersinin 15. Bölümünü temin edebilirsiniz.

http://www.box.net/shared/nmpd7ne755

Lütfen alıntı yaptığınız kaynakları çalışmalarınızda belirtiniz.

BİLİM AHLAKI (1)


Konumuz aslında hepinizin bildiği bir şey, “Bunun üzerine de konuşulur mu?” diye bile sorabilirsiniz. Bugün sizlere aktarmaya çalışacağım, hepinizin bildiği bir konuyu yeni bir tarzda hatırlatma çabasından ibaret yalnızca.

1.Gerçek bilim nerede doğrudur?
Nisan 1997’de tüm dünya, Kaliforniya’da 39 kişilik bir grubun birlikte yaşadıkları evde ABD tarihinin en büyük kitlesel intiharını öğrenerek şaşırmıştı. Görünürde bilime inanan, zeki, yetenekli olan ve varlıklı bir semtte oturan bu insanlar neden kendilerini öldürmeye karar vermişlerdi? Aslında bu intiharla dünyevi kılıflarını terk ederek, uzaylılar tarafından bir uzay gemisine ve daha yüksek bir varlık düzeyine taşınacaklarına inanıyorlardı. Ne yazık ki, sözdebilimsel inançlarını, hatalı bir şekilde bilimsel olarak benimsemişlerdi…
Bu çarpık inanca birçok sözdebilimciye özgü bir yol ile varmışlardı. Bu noktaya, karizmatik bir lider olan Marshall H. Applewhite’ın evren hakkındaki sabit fikirlerine, öğretilerine körü körüne inanarak varmışlardı. Maalesef, Hale-Bopp adındaki dünyaya yaklaşmakta olan kuyruklu yıldızı izlediği söylenen ve uzaylılar tarafından yönetilen büyük bir uzay gemisinin varlığına ve geminin onları cennetteki evlerine götüreceklerine inandılar.
Aslında iki üye, uzay gemisini kendi gözleri ile görmek istediler ve kuyruklu yıldızın açık seçik görüntüsünü veren bir teleskopla kuyruklu yıldızı gözlediler; ancak uzay gemisini görme girişimleri başarısız kaldı. Kanıtların uzay gemisine olan inançlarını desteklemediğine karar vereceklerine, fiziksel bir kanıta ihtiyaçları olmadığına karar verdiler. İnançlarını değil fakat teleskoplarını atmışlardı (Wynn ve Wiggs, 2008).
Benim önerim, su soruya cevap verebilmek için gerçek bilimin nerede doğru olduğuna bakmak gerekir. Bilimin en temel değerleri “ gerçekler” hakkındaki tüm düşüncelerinin bilim ahlakına ne kadar uygun olduğuna, hatta bilimin kendisinin ne olduğuna, bilim ve ahlak bağlantısına bakmak gerekir. Bu sebeple izin verirseniz konu üzerindeki temel kavramları hatırlatmaya çalışayım.
2. Ahlak, Etik, Bilim ve Teknolojide Temel Kavramlar

Ahlâk, insanın kendisini veya diğer insanları ilgilendirecek bir eylemi, alternatifler içerisinde seçip icra etmesidir. Ahlak kavramında temel öğeler irade, insan ve eylemdir. Bir toplumun en üst genel standartlarını içerir. Ahlâk, bireylerin meslekî ve kurumsal rollerinden bağımsız, toplumun tümü için geçerlidir. Ahlâk dediğimizde ahlâk herkesi kuşatıcıdır ve yöneticiler için ayrı bir ahlâk, yönetilenler için ayrı bir ahlâk; hekimler için ayrı bir ahlâk, hastalar için ayrı bir ahlâk; öğretmenler için ayrı bir ahlâk, öğrenciler için ayrı bir ahlâk söz konusu olamaz. Ancak toplumdan topluma farklılık gösterir (Seçen, 2007).

Örneğin, Antik Yunan’da köle sahibi olmak çok normaldi. İ.Ö. 5. Yüzyılda yalnızca Atina sınırları içerisinde 80.000-100.000 köle vardı, yani özgür olan her üç kişiye bir köle düşüyordu. Böyle bir ortamda köleliği kaldırmak için ortaya atılan tüm tutarlı veya bilimsel görüşler ne kadar doğru olursa olsun, geçersiz sayılacaktır.

Bu soru ile ilgili olarak sizlere şöyle iki örnek vermeye çalışayım; hiç kimse bir diğerine sadece eğlence olsun diye kötülük yapmamalıdır. Bu ahlaki ilkenin kabul görmeyeceği bir toplum olduğunu sanmıyorum. Şüphesiz, farklı toplumlarda başkalarına hangi koşullarda kötülük yapılacağı konusunda görüş ayrılıkları olabilir. Ancak pek çok halde bu görüş ayrılığının esası, ahlaki değerin kendisi ile değil, dünyada ilişkilerin nasıl yürüdüğüne ilişkin görüş ayrılığıdır. Yani tanrıların çeşitli olaylara ne tür tepkiler gösterecekleri hakkında, kimi bilimsel gelişmeler karşısında ahlaki değerlere bağlı olarak değerli sosyal kurumların varlıklarını sürdürüp sürdüremeyecekleri hakkında olabilir.

İkinci örneğim ise; tüm kutsal metinlerde dile getirildiği şekliyle kesin olan “öldürmeyeceksin” emri, mutlak doğruluğa sahiptir. Bununla birlikte çok acı çeken bir mutlak ölümcül bir hastalığa sahip hastayı yaşam destek ünitesinden çıkarmak veya anne karnındayken yapılan DNA analizleri ile zihinsel-bedensel engelli olacağı ortaya çıkan vakalarda kürtaj konusunda verilecek karar, mutlak doğruluğa sahip öldürmeyeceksin emri ve bilim ahlakı ile uyum göstermeyebilir.

Şüphesiz, gelişen bilim ve teknoloji daha önce olanaksız olan hususları olanaklı hale getirerek her zaman yeni ahlaki sorunlar ortaya çıkarmışlardır. Ahlaki düşüncelerimiz bilimin bu yeni olanaklarını hesaba katmakta başarısız oldukça, derinden etkilenmektedir. Tüp bebek ve klonlama gibi konuların ahlaki sistemlerimizi test ettiğini söyleyebiliriz. Bu tür gelişmeler bizlere, insanların neyi kontrol etmek hakları olduğunu da düşündürüyor, çünkü tarihin eski çağlarından beri kontrol edemediğimiz şeyleri şimdi bilinçli olarak etkileme olanağını vermektedir.

2012 Önsöz

Bilim Yazıları Okumanın Güzelliği

Bilim yazılarını okumak insana iki yönlü kazanç getirir. Birincisi; hayal gücüyle, ilhamla, ifade tarzıyla bağlantı sağlanmasıdır ki bu yalnız okuma ile gerçekleşebilir. İkincisi; doğa hakkında yeni bir anlayış edinilmesidir; bunun da zevkli bir şey olduğu yetirince açıktır. Bir şeyi anlamak çok kez başlangıçta bir çaba gerektirir; ama elde edilen başarı insanın içini rahatlatır ve çaba bir övünç kaynağına dönüşür.
Bu arada, bu okumalar sırasında lütfen gerçeğe değil yazarın anlayışına ulaşmaktan söz ettiğime lütfen dikkat ediniz. İnsanlar bilimsel düşündüklerinde bile, yanlış algılamaları olasıdır. Heredotos, Nil vadisinin göl olduğunu zannetmişti; ama değildi. Newton, ışığın dalgalar halinde hareket ettiğini kabul etmemişti, Robert Hooke ışığın bize parçacıklar halinde geldiğine inanmamıştı. Ancak bilinmelidir ki; bu tür hatalar konularının doğası gereğidir.
Heredotos, göl konusunda hatalıydı ama ırmakların büyük değişikliklere yol açtığı konusunda haklıydı. Onun bu görüşü başka gelişmeler için temel oluşturmuştur. Newton ve Hooke birbirlerinin vardıkları sonuçları yadsımakla hata etmişler; ama aynı zamanda ışık hakkındaki gerçekleri beraberce ortaya koymuşlardır. Onların bu hataları olmasaydı, kuantum fiziğindeki makaleler de yazılamazdı.
Doğal dünyanın anlaşılmasında, bilimin doğası gereği son hakikate ulaşılamasa bile, bilimin sürekli bir değişim içinde olduğunu gözlememize yardımcı olur.
Bugün son bilimsel gelişmelere bu çerçeveden bakarsak, son başarıların her birinde, açıklanması, gözden geçirilmesi, hatta yeni baştan yazılması gerekli karanlık noktaların var olduğunu görürüz; ancak yine de anlama yetimiz gelişmiştir.
Fırsat buldukça biraz daha fazla bilim yazılarını okumanız dileklerimle...
Bollers, E.B. Galileo’nun Buyruğu, Bilim yazılarından bir derleme. TUBİTAK popüler Bilim Kitapları No: 137. Ankara.



ZORUNLU AÇIKLAMA
Bu bir kişisel blogtur. Açıklanan, ileri sürülen fikirler, düşünceler üyesi olduğum herhangi bir kurumun, kuruluşun, onların yöneticileri ve personelinin politika ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Aksi belirtilmediği sürece burada aktarılan tüm materyallerin tamamı veya bir kısmı kaynak belirtilmek koşulu ile kullanılabilir, yeniden basılabilir.

MANDATORY DISCLOSURE
This is a personal blog. The opinions and the views expressed herein do not necessarily reflect those of any institutions, society and organizations, its administration, staff or members. Unless otherwise noted, all materials may be quoted or re-published in full, with attribution to the author.