" YENİ YILDA HAYVAN HAKLARINA VE DEĞERİNE DAİR



Hayvan hakları ve insan dışı diğer türlerin değeri kavramı zengin semtlere özgü lüks bir düşünce gibi görünse de "hak ve değer" kavramı hiçbir teknolojinin bize veremeyeceği tüm canlıların önemli ortak yaşam ilkesidir.

Aslında akılsız diye küçümsenen, insanın sahip olabileceği birçok beceriden yoksun görünen hayvanlar; gerçekten de okuyamazlar, atom fiziğiyle veya teorik matematikle uğraşamazlar, çeşitli kültür ürünleri yaratamazlar. Ancak gerçek şudur ki birçok insan da bunları yapamaz. Yine de bu onların daha az değerli olduğunu, daha az saygıya layık olduğunu göstermez.

İnsanların akıl sahibi veya akılcı düşünceye sahip olması, dili veya ölüme ilişkin düşünme becerisine sahip olmaları nedeniyle hayvanlardan çok daha farklı olduğu da iddia edilmektedir. Ancak birçok insanın çevreye ve diğer türleri dikkate alındığında çoğu hayvanın daha fazla akıl sahibi olarak davrandığı gözden kaçırılmaktadır. Üstelik köleliği, toplama kamplarını, cinsiyet ayrımcılığını, dünya savaşlarının yıkıcı etkilerini, nükleer silahların kullanımının dehşetini ve geri dönülemez sayılan tarım ve çevre felaketlerini yaratmış olan türümüzün diğer canlılardan daha iyi olan ya da diğer canlı türlerine göre daha akıllı olan ve akılcı davranan bir tür olduğu iddia etmek pek inandırıcı görünmemektedir.

İnsan türü yaşamına devam edebilmek ve hayatta kalabilmek için kendi türü dışındaki canlılara uyguladığı şiddeti durdurmalı ve doğal kaynakları kullanma ve tüketme biçimini değiştirmelidir.

İnsan türünün, bilim ve teknolojinin de imkânlarını da arkasına alarak doğanın ve tüm canlıların sahibi ve onlara hükmetme hakkına sahip olduğu düşüncesi ile sadece doğaya ve diğer canlılara değil kendine de zarar verdiği, yaşaması (şimdilik) mümkün görünen tek evi olan dünyayı her geçen gün kaybettiğini anlayabilmesi için işte bu “yeni bir değer” düşüncesinin (acilen) ortaya konması gerekmektedir.

“Değer” kavramı her ne kadar ekonomiden etiğe geçen bir kavram olmakla birlikte etikteki anlamı ekonomide sahip olduğu anlamdan farklıdır. Örneğin ekonomideki bir şeyin (bir kitabın, bir eşyanın, bir hayvanın) değeri kavramı “kullanım” ve “değiş-tokuş değeri” anlamında düşünüldüğünde her ikisi de o şeyin kendinde taşıdığı özellikten değil bizim ona biçtiğimiz değerdir.

İnsan dışı canlıların da herhangi bir hakka sahip olmak için insanın ona atfettiği değerden bağımsız şekilde, insanın işine yarayıp yaramadığına bakılmaksızın ya da insanların besin döngüsünde yer alıp almadığı önemsenmeksizin, bir yaşam öznesi olarak kendinde bir değere sahip olduğunu kabul edebilirsek bugün yaşanan birçok etik sorun alanının ortadan kaldırılabileceği düşünülmektedir.

Bugün yaşadığımız tarım, gıda, çevre ve ona bağlı olarak ortaya çıkan sorunların temelinde, doğanın ve insan dışı canlıların kendi başında olan değerinin kaybolması ve araçsal değerinin daha ön plana çıkarılması olduğu gözlenmektedir. Tarım ve gıda etiği, sadece insanın kendi türüne değil aynı zamanda insan türü dışındaki canlılara ve doğaya nasıl davranması gerektiğini söylemeye başlaması açısından temel bir çıkış noktası olarak kabul edilebilir.

MUTLU YILLAR

02.01.2020





6 Ocak 2011 Perşembe

BİLİM AHLAKI (3)

Bilim, meslek etiğini ilgilendiren bu konuda; (hekim olmadığım için literatüre dayanarak söyleyebilirim ki) ölümcül bir hastalığa sahip olanlara kalp masajı yapılmasını doğru bulan beş görüş ve bunların tam terslerinden söz edilebilir. Ben kısaca sadece olumlu görüşleri aktarmaya çalışayım; ilki evrensel ölümlülük ilkesine göre bu kişinin ne zaman öleceğinin bilinmesi gerçeği tıbbi bir yardım yapılmaması için iyi bir neden değildir. İkincisi, bu tümöre bağlı ölüm bir olasılık, gereklilik değil bu nedenle iyileşmek için ümit etmek bile bir şans sayılabilir. Üçüncüsü, kalp masajı yapılarak yaşaması için kazanılacak zaman hasta için çok değerli olduğudur. Dördüncü görüş, Özerklik açısından mücadele etmeye kararlı olanlara yardım etmek gereklidir. Beşinci görüş ise kaynak tahsisi ile bağlantılıdır. Kalp masajı yapmanın tümörü olmayanlara ciddi ölçüde zarar veren bir maliyeti varsa ve eğer tümör nedeniyle ölüm kesinlikle kaçınılmaz ise kalp masajının ret edilmesi için bir zemin oluşabilir. Örneğin yoksul toplumlar, savaş bölgelerinde bir hastaya kalp masajı yapılması diğer bir hastaya müdahale edilememe şansını doğurabilir (George, 2007).

3.Gerçeğe giden Yol: Bilimsel Yöntem

Bilim insanları basit bir şekilde doğal olayları anlamaya çalışır. Bu sebeple bilim, insanın doğadaki nesneler ve olgular arasındaki temel ilişkilerin bilgisidir şeklinde tanımlanabilir (Ceylan, 2010). Bu bilginin sistematik bir şekilde tanımlanması gereklidir. Aslında yöntemi bir ölçüde hepimiz günlük hayatımızda da kullanırız.
Örneğin, gece yarısı uykunuzdan evinizin diğer odasından gelen bir gürültü ile uyansanız, bunun nedenini anlamak sizin için önemli olabilir. Gürültüyü kedinizi kovalayan köpeğinizin çıkardığını düşünebilirsiniz. Bu durumda yatağınız çıkmamayı düşünebilirsiniz. Fakat iyice emin olmak için isterseniz yataktan kalkar, ışıkları açar ve ters dönmüş lamba ve suçlu bakan hayvanlar gibi bir kanıt arasınız.

Bu örneğe daha sistematik şekilde bakalım. Bilim gözlemler ile başlar. Gecenin yarısında bir gürültü gözlediniz. Eğer gürültünün nedeni hakkındaki genel anlayışınız veya hipoteziniz doğruysa, gürültüye kediyi kovalayan köpeğin neden olduğunu öngörebilirdiniz. Kalkıp böyle bir durumda kanıt aradığınızda bir deney yapıyordunuz. Eğer deneyin sonuçları sizin öngördüğünüz gibi değilse (yani kedi ve köpek masum bir şekilde uyuyorsa) o durumda hipoteziniz açıkça yetersizdir ve yeniden kurulmalı değiştirilmiş hipotez olarak yeniden sınanmalıdır. Eğer sonuçlar öngörünüz ile uyumlu ise, bu sizin hipotezinizin geçerliliğini destekler ancak ispatlamaz. Çünkü lambanın bir hırsız tarafından devrilme olasılığı da vardır.
Bu sınamaların her geçişinde, hipotezinizin güvenilirliği artar. Geçmediği zamanlarda ise hipotez yeniden gözden geçirilmeli veya bırakılmalıdır. Bilim insanları bu her iki olasılığı da açık olmalıdır.
Biraz uzun oldu ancak bilim ahlakı açısından söylemek istediğim; bu yöntem bilim insanları yada bilimsel yöntemleri kullanan herkesin sorumluluğudur. Aksi halde yanlış inançlara saplanıp kalma tehlikesi vardır. Bu nedenle bilim insanları, otoriter beyanların, objektif kanıtların yerini almasına izin veremez. Aynı şekilde ünlü kişilerce onaylanmaları sadece kişisel fikirler sayılmalı, güvenilir beyanlar olarak görülmemelidir. Ancak bizler bu noktaya bilim okuryazarlığımızı arttırarak ulaşabiliriz.

Dahası bilim ahlakı açısından gerçeğin algılanmasında, önceki inanç ve beklentilerden etkilenmesinin engellenmesi gerekir. Gördüğümüz olay ve nesneler zihnimizde yorumlanır ya da anlamlandırılır. Algılamalar öğrenildiği için zihnin görmeyi umduğunu canlandırma yada kurma eylemi vardır. Örneğin UFO’lara inanan ve UFO görmeyi bekleyen bir bilim adamı, gökyüzündeki ışık demetlerinden UFO görüntüleri çıkarabilir. Aslında bu kişiler “görmeseydim inanmazdım” deyişini “inanmasaydım görmezdim” e çevirirler.

Bu örnek bilim ahlakı açısından değerlendirildiğinde, bu gözlemin ve sonucun tekrarlanabilir olması, başka gözlemciler tarafından gözlemlenebilir ve doğrulanabilir olması dahası bilim adamının önyargılarının olmaması gerekir.

0 YORUMUNUZ İÇİN TIKLAYIN:

Yorum Gönder

YORUMLARINIZ İÇİN BİRKAÇ RİCA..
* Lütfen yorumlarınız fikir alış verişi ve paylaşım temelli olsun
* Yazılan yazılar ve yorumlar kendi fikirlerinize uygun olmayan düşünceleri ifade ediyor olabilir, olması çok doğaldır (yorumlar zaten bunun için vardır), ancak bu durumun kimseye kişilik haklarına saldırı, nefret uyandırma veya etiketleme yapma hakkını vermediğini lütfen unutmayınız.
* Düşüncelerinizi ifade ederken, lütfen düzgün bir Türkçe ile ve nezaket çerçevesinde kalınız.
Yorumlarınızda lütfen kendinizi tanıtmaktan çekinmeyiniz, ancak adres, telefon gibi özel bilgilerinizi de yazmayınız.
* Son olarak, blog sahibi yorumları yayınlamama hakkını saklı tutuğunu lütfen anımsayınız.




ZORUNLU AÇIKLAMA
Bu bir kişisel blogtur. Açıklanan, ileri sürülen fikirler, düşünceler üyesi olduğum herhangi bir kurumun, kuruluşun, onların yöneticileri ve personelinin politika ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Aksi belirtilmediği sürece burada aktarılan tüm materyallerin tamamı veya bir kısmı kaynak belirtilmek koşulu ile kullanılabilir, yeniden basılabilir.

MANDATORY DISCLOSURE
This is a personal blog. The opinions and the views expressed herein do not necessarily reflect those of any institutions, society and organizations, its administration, staff or members. Unless otherwise noted, all materials may be quoted or re-published in full, with attribution to the author.