Charles neden 20 yıl bekledi?
Türlerin Kökeni’nin yayınlanmasının 150’incisi, doğumunun ise 200’üncü yılının kutladığımız 2009 yılının ardından baktığımızda; bilim ve düşünce dünyasında bir evrimin gerçekleşmiş olduğuna inanılmış olmasına rağmen, doğal seçilim kuramının hiç popülerlik kazanmadığı gözlenmektedir. Aslında doğal seçilim bugünde, evrim ile ilgili çalışmaların ortasında yer almakla birlikte bilim ile uğraşan veya uğraşmayan herkes (bilerek veya bilmeyerek) tarafından; yanlış yorumlanan, belki de hiç anlaşılamayan, sadece belli kısımları alınarak incelenen yegâne kuram olsa gerek…
Konu ile ilgilenenler, konu üzerinde az veya çok okuma yapanlar bilirler ki; kuram gerek mantık yapısı ve gerekse sistematik açıklanış biçimi ile asla karmaşık ve anlaşılamaz durumda değildir. Çünkü bu kuram tamamen basit ve sade mekanizmayla açıklanan iki temel olgu (Raslantısallık ve Gereklilik) üzerine kurgulanmıştır.
a. Doğada yaşayan tüm canlılar zaman içinde belli değişikler geçirirler, bu değişiklikler değişik oranlarda bir sonraki nesile aktarılırlar. Bu değişiklikler önceden kurgulanmadığı gibi en üstün ve en iyi bireyin ortaya çıkarılması yönünde çaba göstermez. Sadece bireylerin değişik genetik özelliklerine bağlı olarak yeni özelliklerin ortaya çıkışı RASLANTISALdır. (Örneğin yavrularda daima anne ve babalarından alınan genlere bağlı olarak ten rengi, boy uzunluğu, saç ve tırnak yapısı ve diğer tüm özellikleri raslantısal olarak değişim gösterir. Aynı anne babadan meydana gelen farklı kardeşlerde de bu özellikler rastlantısal olarak değişim gösterir.
b. Yine doğada yaşayan tüm canlıların, meydana getirdiği yavrular daima hayatta kalabilecek olandan daha fazladır. Hayatta kalabilecek olandan daha fazla meydana getirilen yavrular içerisinde mevcut ortam koşullarında en iyi uyum sağlayabilen yavruların hayatta kaldığı gözlenir. Bu da evrimin işleyişindeki GEREKLİLİKtir.
HMS Beagle ile 5 yıllık seyahatten dönen Charles’ın doğada mevcut türlerin değişmez olduğuna dair inancı yıkılmıştı. Döndükten bir yıl sonra (1837) evrim ile ilgili kafasında canlanan açıklamalar olsa da tüm düzeneğini oturtacak kuramı henüz bulabilmiş değildi. Thomas Robert Malthus bu noktada Charles’ın hayatına girer.
1789 yılında yayınladığı Nüfus Hakkında Bir Deneme (An Essay on the Principles of Population)’yi okuduğunda; çocukluğundan beri canlıların yaşamlarına ve hayatta kalma mücadelelerine dair yaptığı gözlemlere bağlı olarak birden bire fikirlerin kafasında canlandığını aktarır kendi öz yaşamöyküsünde*. Malthus’tan etkilenerek “uygun değişikliklerin korunma eğilimi gösterdiğini, uygun olmayanların ise yok olduğunu” düşündüğünü böylece yeni türlerin ortaya çıkmasına olanak sağlandığını aktarır. Malthus’un yayınladığı kitapta; uygun koşullar altında ve herhangi bir kısıtlayıcı faktör olmadığı durumlarda nüfus geometrik şekilde artarken (2, 4, 8, 16, 32, 64…), mevcut besin maddeleri aritmetik şekilde arttığını (1, 2, 3, 4, 5, 6….) meydana gelen bu dengesizliğin ise canlıların, hayatta kalabilecek olandan daha fazla bireylerin ölümüne neden olduğuna, sistemin de bu şekilde dengelendiği ana fikrine dayanır.
Charles bu fikirlerle aydınlandığında; evrimi doğal seçilimin yönlendirdiğini artık biliyordu. Aynı zamanda evrimin belli bir yönünün olmadığının da farkındaydı. Yani evrim çok daha üstün, çok daha iyi ve yüce bir varlığa doğru ilerlemiyordu. Canlılar sadece bulundukları yerel ortamlara en iyi uyumu sağlamaya çalışıyorlardı. Tabii olarak bu durumda hastalıklara sebep olan mikroorganizmaların kötülüğü (yaptığı iş ve görüntüsü) bile en zarif hayvanların duruşu kadar muhteşem ve kusursuz olacaktır.
Peki ama Charles’ın kuramını açıklamakta 20 yıl bekledi?
Bunun nedeni eserlerini ve kuramını klasik açıklamalarla bize verilen ancak tamamlayabildi şeklinde yorumlayamayız. Charles’ın bilgi ve başarısının büyüklüğünün farkında olmadığına da veremeyiz sanırım.. Peki O halde neden?
Charles, Malthus’un etkisi ile düşüncelerini oluşturduğunda 29 yaşındaydı ve henüz hiçbir mesleki mevkisi yoktu. Gerçi Beagle gemisinde yapmış olduğu gözlemlerle meslektaşlarının hayranlığını kazanmıştı ama belki de, o dönemlerde aykırı bir evrim düşüncesinin gelecek vadeden saygın bir meslek yaşamına gölge düşürme riskini almaya hiç istekli olmaması idi. (1842 ve 1844 kuramının ön taslaklarını yazdığında; büyük yapıtını bitiremeden ölmesi durumunda; eşine el yazmaları içinde sadece bunları yayınlatması yönünde kesin talimat verdiği bilinmektedir.)
Belki de sade ve basit evrim açıklamasında; aklın (ne kadar güçlü, üstün ve karmaşık olduğu düşünülse de) aklın sadece beynin basit bir ürünü olduğunu düşündü..Belki de; John Milton’un aşağıda verilen iki dörtlükte söylediği gibi aklı; geçici konağı olan bedenden ayrı ve üstün tutan düşünce yapısına koymaya cesaret edemedi..
Ya da ışığım, ortasında gecenin,
Yansın içinde, yüksek yalnız bir kulenin
Durmadan baktığım yerde Ayı**’ya
Ve üç kez yüce Hermes***’e, açılsın yada
Eflatun’un ruhu, ortaya sermek için
İçinde tuttuğu alem ve feleklerin
Ölümsüz aklı, ki bırakıp yüzüstü gitti
Konağını, bu ten diyarındaki
DİPNOTLAR
* "In October 1838, that is, fifteen months after I had begun my systematic inquiry, I happened to read for amusement Malthus on Population, and being well prepared to appreciate the struggle for existence which everywhere goes on from long- continued observation of the habits of animals and plants, it at once struck me that under these circumstances favourable variations would tend to be preserved, and unfavourable ones to be destroyed. The results of this would be the formation of a new species. Here, then I had at last got a theory by which to work". Charles Darwin, from his autobiography. (1876)
http://www.ucmp.berkeley.edu/history/malthus.html
** Ayı: Büyük ayı takım yıldızıdır. (Gould, J.S. 2005. Darwin ve sonrası, Doğa Tarihi Üzerine Düşünceler. TUBİTAK Popüler Bilim Kitaplığı 125, Ankara.)
*** Üç kez yüce Hermes: Hermes Trimegistos’tur. Mısır Bilgelik Tanrısı Tot’a Yunanlıların verdiği isimdir. Tot’un yazdığına inanılan “Hermetika” büyük etkiler yaratmış olan bir metafizik ve büyü metinleri topluluğudur. 1640’lı yıllarda Büyük İskender Dönemi Yunanistan’ında yazıldıkları ortaya çıkınca giderek önemlerini kaybetmiş olmalarına rağmen, gerçek Mısır öğretisi bilgeliğin bir kaynağı olarak görülmüştür (Gould, J.S. 2005. Darwin ve sonrası, Doğa Tarihi Üzerine Düşünceler. TUBİTAK Popüler Bilim Kitaplığı 125, Ankara).
.
KAYNAKLAR
An Essay on the Principle of Population. As It Affects the Future Improvement of Society, with Remarks on the Speculations of Mr. Godwin, M. Condorcet
http://www.econlib.org/library/Malthus/malPop.html
The Concise Encylopedia of Economics. Thomas Robert Malthus (1766-1834)
http://www.econlib.org/library/Enc/bios/Malthus.html
Ronald Bleier, Editor and (Acting) Secretary. The Home Page of The International Society of Malthus
http://desip.igc.org/malthus/